Kayıtlar

Saygının Referans Noktasına Göre Değişmesi

Bu konu benim aklıma okulda her gün 8 kere ayağa kalkıp oturmamızı sorgularken geldi. Biraz inceleme yapalım: Öğretmenler öğrencileri ayağa kaldırma konusunda 3'e ayrılıyor. (yani ben onları 3'e ayırdım :) Grup1 Kesinlikle ayağa kalkmayı reddedenler ve bunu bize kendileri söyleyenler. Sınıfa ilk girdiklerinde "Ayağa kalkmayın çocuklar, bu bir saygı göstergesi değil; saygı daha farklı bir şey." derler. Bir de bize anlatsalar şu saygının ne olduğunu, çok güzel olacak. Belki de anlatıyorlar da biz anlamıyoruz. Bu grubun çok kesin saygı sınırları oluyor ve saygısızlığa tahammülleri yok. Tutarlılar çünkü kendileri de başkalarına karşı saygılılar. (Grup3 gibi değil.) Saygıyı sevgiyle ya da davranışlarla bağdaştırıyor olabilirler. Saygı neydi? Saygı emekti... hahah bu benim favori grubum. Grup2 Bu grup olllsa da olur ollmasa da kafasında. Ya da mesela ilk ders kalkılır ama ikinci ders gerek yok gibi. Geçiş grubu. Kendilerine öğretilen şeyi devam ettirmeye çalışıyorlar ama o ...

İdeal Öğretmen Anatomisi

Yıllardır öğrenci olduğum için bence artık iyi bir öğretmenin nasıl olması gerektiği hakkında tecrübelerimi(?) anlatabilirim. İyi bir öğretmen mi dedim? Tüm öğretmenler iyidir. midir?... Bilmem! neyse. Başlıyorum. Bence ilk maddeye koymamız gereken özellik yüksek sesle konuşmak. Sesi çıkmayan adamı kimse dinlemez ve dinlememekte haklılar da. Aslında burada mecaz bir anlam da var. Demek istediğim, sınıfa girdiğinde herkes dersin başladığını anlayıp dikkatini öğretmene vermeli. Bunu sağlayacak olan biz değiliz, öğretmen. Kendisine saygı duyulması gerektiğini hissettirmeli. Sınıfın en boş konuşanının bile dalga geçemeyeceği karakterde biri olmalı.  Aslındaa bunları yazmamın hiçbir anlamı yok. Herkes aynı olamaz. Kötü öğretmenler olacak ki iyilerin kim olduğunu anlayalım. Her şey zıddıyla var olur. Çirkinlik olmasa güzellik, güzellik olmasa çirkinlik olmazdı. Yani var olan her şey var olabilmek için başka bir şeye muhtaç. Felsefe dersinden aklımda kalanlara bakın fjskffd. Konumuz bu de...

Hayranlık

  İnternette hayranlık kelimesinin anlamına baktığınızda tam olarak şunu söylüyor; Hayranlık, güzel bir şey karşısında duyumsanan şaşkınlıkla karışık beğenme duygusu, hayran olma durumu. Güzel. Bir de kelimenin kökenine inersek, Arapça kökenli ''hayran'' kelimesi 'şaşkın, aklı başında olmayan' anlamına geliyormuş. Bugün ne hakkında konuşacağımızı anlamışsınızdır. Bilimsel bir makale değil benim yaşadıklarımdan çıkardıklarımı okuyorsunuz. Öğretmenlere kafayı taktığım için(onlar da bize az kafayı takmadılar zamanında) sürekli onlardan örnek verdim ama öğretmen olarak anlattığım figür yerine siz hayatınızda başka insanlardan üstte gördüğünüz kişileri koyabilirsiniz. Şimdi ben küçüklüğümden beri tüm öğretmenlere müthiş bir hayranlık duyuyorum. Bu hayranlığın lisede farkına vardım ama ortaokulda da derslere farklı farklı öğretmenler giriyordu ve ben hepsini inanılmaz dikkatle dinliyordum. Sanki tek bir kelimeyi kaçırsam öğrenemediğim bir şey olacakmış gibi. Yani onla...

Özgün Olmak

Bence her insan üretken olmalı. Yani fikir anlamında. Çünkü insan olmak, düşünebilme becerisine sahip olmak bunu gerektiriyor. Üretken değilsen yaşamış olmanla yaşamamış olman arasında bir fark olmaz. Olmalı mı? Elbette! Her insanın kendine özgü fikirleri olmalı, bunları savunabilmeli. Yani kendine göre kanıtlarla düşündüğü şeyi destekleyebilmeli. Çok fazla başkalarının fikirlerini hiç sorgulamadan kabul ederek bir ömür geçiren insan var. İnsan olmayı en çok başarabilenler sanatçılar olabilir. Çünkü yaptıkları işe kendi yorumlarını katıyorlar. Bir ressam resim yapıyorken aslında o resmi ondan önce kimse yapmamış oluyor ve belki de resmini gören insanlar da bu resimden etkilenip başka fikirler üreterek başka resimler yapacaklar. Yazarlar da aynı şekilde. Aslında akademisyenler de bu motivasyonla çalışıyor. Yazdıkları makalelerdeki önemsiz görünen bilgiler bir gün birikerek başka birine ilham olur ve dünya değişir. Sadece örnek verdim bunun yapılan işin ne olduğuyla alakası yok. Bir insa...

Mükemmeliyetçilik Üzerine

Okulda yazılıdan 99 aldığında ağlamaya başlayanlar parmak kaldırsın! Bugün sizden bahsediyoruz. Normalde mükemmeliyetçilik çocukken etrafından ilgi görmeyen insanlarda görülür. Benim anlatmak istediğim: bu değer duygusunu yaşamamış insanların büyüdüğünde kendi değerlerini başkalarının onlar hakkında söylediği özelliklerine göre belirlemelerinin çok sağlıksız olması. (aman tanrım o ne uzun cümleydi!) İşte bu yazı, mükemmeliyetçiliğin etrafımızdakilerin yüksek beklentisi sonucu ortaya çıkmış haliyle ilgili. Öncelikle insanlar değer görmek için kesinlikle her şeyin en iyisi olmak zorunda değiller. Tabii başkaları birine bir şeyler başardığı için değer veriyor olabilir ama o insan onların verdiği değere göre ölçülemez. Hep üreten, en orijinal olan olmak zorunda değiliz. Mükemmeliyetçilik insana kendi değerini unutturuyor. İnsanlar neden mükemmeliyetçi olur? Başarılı olduklarında insanlar onları takdir eder. Takdir edilmek güzel tamam. Ama benim anlatmaya çalıştığım ve bizim için tehlikeli ...

Hakkımda Hakkında

Bu başlığı çok beğendiğim için değiştirmedim ama değiştirseydim başlığımız ''Toplumsal Roller'' olurdu. Buraya gelmeden önce başlığı ''Hakkımda'' olan yazımı okursanız daha iyi olur. Ana sayfada sağ üstteki üç çizgiye tıklamalısınız. Teşekkürler. Nasıl başlayacağımı bilemediğimde hep bir örnekle başlarım. En son görüştüğünüz kişiyi düşünün. Şimdi onu tanımlayabileceğiniz özellikleri sayın. Diyelim ki en son bir arkadaşınızla konuştunuz. Arkadaşınız olduğu için siz onu sadık bir dost olarak görüyorsunuzdur.-öyle değilse neden hâlâ arkadaşınız?- Peki şimdi o arkadaşınıza kendi gözünüzden değil de mesela müdürünün gözünden bakın. Arkadaşınız müdürüyle sizinle konuştuğu şekilde konuşamaz muhtemelen ve aralarında farklı bir ilişki vardır. Ne yazık ki müdür bey arkadaşınız hakkında hiç de sizin gibi düşünmüyor. Belki de kendi çıkarları için her şeyi yapan ya da sorumluluk alamayan biri olduğunu düşünüyor. Tamam bu özellikler aynı kişiye ait olamayacağına göre ...