Hayranlık
İnternette hayranlık kelimesinin anlamına baktığınızda tam olarak şunu söylüyor;
Hayranlık, güzel bir şey karşısında duyumsanan şaşkınlıkla karışık beğenme duygusu, hayran olma durumu.
Güzel. Bir de kelimenin kökenine inersek, Arapça kökenli ''hayran'' kelimesi 'şaşkın, aklı başında olmayan' anlamına geliyormuş.
Bugün ne hakkında konuşacağımızı anlamışsınızdır. Bilimsel bir makale değil benim yaşadıklarımdan çıkardıklarımı okuyorsunuz. Öğretmenlere kafayı taktığım için(onlar da bize az kafayı takmadılar zamanında) sürekli onlardan örnek verdim ama öğretmen olarak anlattığım figür yerine siz hayatınızda başka insanlardan üstte gördüğünüz kişileri koyabilirsiniz.
Şimdi ben küçüklüğümden beri tüm öğretmenlere müthiş bir hayranlık duyuyorum. Bu hayranlığın lisede farkına vardım ama ortaokulda da derslere farklı farklı öğretmenler giriyordu ve ben hepsini inanılmaz dikkatle dinliyordum. Sanki tek bir kelimeyi kaçırsam öğrenemediğim bir şey olacakmış gibi. Yani onları her şeyi biliyorlarmış gibi görüyordum ve bildikleri şeyleri bize anlatmaları çok kutsal geliyordu. Lisede de bu böyle devam etti ve ben onları düşündükçe "aman tanrım bu adam kendini nasıl böyle geliştirmiş, nasıl bu kadar çok şey biliyor??" Gibi düşünüyordum. HEPSİ İÇİN. Bu her öğretmen için farklı mesela birinin özgür ruhlu olmasına hayrandım, diğerinin espri yeteneğine, başkasının derse hep tam zamanında gelmesine...Tüm öğretmenler için böyle hayranlık duyduğum özellikleri söyleyebilirim. Hep "ben de onun gibi olmak istiyorum" kafasındaydım. Böyle düşünmemin sebebi bence kesinlikle kendime rol model alacak birilerini aramamdı ve tabii ki bu kutsal görevi canım öğretmenlerime verecektim. Şimdi arkadaşlar bu yanlış.
Çünkü ben öğretmenlerin sadece kendi kafamda oluşturduğum şekillerine hayranmışım. Onlar da insan. Küçük ya da büyük hatalar yapabiliyorlar. Sınav notlarında adaletsizlik yapabilirler, şiddete eğilimli tipler olabilirler, sigara, içki içebilir, kumar oynayabilir, dedikodu yapabilir, insanlara bağırabilirler. (yokartıkyağmurabart) Bunların hepsi kötü alışkanlıklar ve ben bunlardan birini bile yapan birine hayranlık duymak istemiyorum. Bir keresinde yine benim muhteşem öğretmenlerimden biri hiiiç beklemediğim bir şey yaptı ve ben inanılmaz hayal kırıklığı hissetmiştim çünkü kendimi onun ''muhteşem'' biri olduğuna inandırmışım ve ben gelecekte onun gibi biri olmak isterken o olmak istemediğim bir şekilde davranıyordu.
Evet sonra fark ettim ki ben x hoca, y hoca olmak istemiyorum. Kafamda kendi karakterlerini yaratmışım ve kendimi onlar gibi olmak istediğime inandırmışım. Oysa onlar da herkes gibi, kusurları var. Öğretmenlerin güzel bulduğum özelliklerini fazla yüceltip kötülerini görmezden gelmişim. Zaten insanlar ve fikirleri sürekli değişir. Olmak istediğiniz kişi olmaya çalışırken bir başkasını örnek almanız çok saçma çünkü o da bir insan ve davranışları sürekli değişiyor. Şanslı değilseniz etrafınızda örnek alacak çok kişi de olmuyor ama çocukken bu ihtiyaç gibi bir şey. Biz de bu yüzden kimi görüyorsak onu taklit etmeye çalışıyoruz. Yani çocuklar yine masum çünkü yetişkinleri örnek aldıkları için böyleler. Yetişkinler sinirlerimi bozuyor. Yeri gelmişken içimde kalmasın dedim.
Devam.
Fark ettiyseniz insanlara hayranlık duymamı sağlayan özellikler gelecekte bende de olmasını istediğim şeyler. Yani ben insanlara değil onların bazı davranışlarını örnek almak istiyorum. Sadece bir kişiyi kopya etmek yerine insanlardan yeni şeyler öğrenmek ve onu kendime uyarlamak gibi.
Onlara doğru gelen şeyler bazen bana yanlış gelebilir ve tam tersi de olabilir. Kendim düşüneceğim ve neyin doğru olduğuna ben karar verip onu yapmaya çalışacağım. Eğer eskisi gibi yaparsam yani tek bir insanı örnek alarak yaşarsam ya onun yanlışlarının aynısını ben de yaparım ya da bu yanlışların yanlış olduğunu düşünür ve yanlış insanı örnek aldığımı anlayıp hayal kırıklığına uğrarım. Bundan sonra örnek aldığım insanlar yok. İnsanlar ve onların saygı duyulması gereken davranışları var. Yani örnek alacağım ve almayacağım davranışlar. Bu seçimi kendime bırakıyorum.
Ya of öğretmenlere hayranlık duymayı bıraktım diye onlardan nefret ediyormuşum gibi göründü. Benim bütüüüün öğretmenlerim çok değerliler tanıştığımız için çok şanslı hissediyorum, siz olmasaydınız ne yapardım? Bakın sizin sayenizde hayranlığın tehlikeli olduğunu öğrenmişim daha ne olsun? :D
BU ARADAAA
Geçen yıl felsefe dersinde Sevmek Zamanı filminin bir sahnesini izlemiştik muhtemelen biliyorsunuzdur. Kısaca adam kadına ''Ben sana değil resmine âşığım'' diyor.(bu da bayağı kısaca oldu neyse.) Ben sınıfta izlediğimde hiçbir şey anlamayıp ne alaka demiştim fskgfkafs. YENİ ANLADIM. Halil’in Meral’e değil, onun fotoğrafına âşık olması, insanın zihninde yarattığı ideale duyduğu aşkı temsil ediyormuş. İşte benim yaşadığım şey de bu ben insanların kafamda başka karakterlerini oluşturmuşum ve o yüzden aynı kişi kafamdaki kişiliğine uymayan bir şey yaptığında hayal kırıklığına uğramıştım.
Şu cümlelerle anlatmaya çalıştığım şeyin benzerliğine bakın!
(Halil'in sesiyle okuyun :))
''Resmin sen değilsin ki, resmin benim dünyama ait bir şey. Ben seni değil resmini tanıyorum. Belki sen benim bütün güzel düşüncelerimi yıkarsın.''
''Ben senin resmine değil de sana aşık olsaydım o zaman ne olacaktı? Belki bir kere bile bakmayacaktın yüzüme, belki de alay edecektin sevgimle, halbuki resmin bana dostça bakıyor, iyilikle bakıyor ve ebediyen bakacak.''
''Benimle resminin arasına girme istemiyorum seni. Ben senin yalnız resmine aşığım.''
Eee sonuçta ne öğrendik;
Hayranlığınız kişilere değil onların taşıdığı değerlere olsun ki insanlar değiştiğinde hayal kırıklığına uğramayın.
Ve bu hayranlık muhtemelen çocukken örnek alacak kimse bulamayışınızdan kaynaklanıyor. Yani bir eksikliğin yerini doldurmaya çalışmak gibi.
İyi günler dilerim!
Yorumlar
Yorum Gönder