Hakkımda Hakkında

Bu başlığı çok beğendiğim için değiştirmedim ama değiştirseydim başlığımız ''Toplumsal Roller'' olurdu.

Buraya gelmeden önce başlığı ''Hakkımda'' olan yazımı okursanız daha iyi olur. Ana sayfada sağ üstteki üç çizgiye tıklamalısınız. Teşekkürler.

Nasıl başlayacağımı bilemediğimde hep bir örnekle başlarım. En son görüştüğünüz kişiyi düşünün. Şimdi onu tanımlayabileceğiniz özellikleri sayın. Diyelim ki en son bir arkadaşınızla konuştunuz. Arkadaşınız olduğu için siz onu sadık bir dost olarak görüyorsunuzdur.-öyle değilse neden hâlâ arkadaşınız?-

Peki şimdi o arkadaşınıza kendi gözünüzden değil de mesela müdürünün gözünden bakın. Arkadaşınız müdürüyle sizinle konuştuğu şekilde konuşamaz muhtemelen ve aralarında farklı bir ilişki vardır. Ne yazık ki müdür bey arkadaşınız hakkında hiç de sizin gibi düşünmüyor. Belki de kendi çıkarları için her şeyi yapan ya da sorumluluk alamayan biri olduğunu düşünüyor.

Tamam bu özellikler aynı kişiye ait olamayacağına göre arkadaşınız sizin tanıdığınız kişi mi müdürün tanıdığı kişi mi?

Tebrikler cevap hiçbiri!

Bunun nedeni de arkadaşınız sizle birlikteyken arkadaş rolüne girmesi ve iş yerindeyken çalışan rolüne girmesi.

Hayır arkadaşınız iki yüzlü değil bunu herkes yapıyor!

Rol oynamakta hiçbir sakınca yok. Sadece bunların toplumla etkileşimde kalabilmemiz için gerekli olduğunu bilmemiz yeter. Örnekteki "arkadaşınız" Play Station oynamayı çok seviyor olabilir ama müdürüne akşam kafeye oyun oynamaya gitmeyi teklif etmez. Rolü buna uygun değil.

Mesela bazı toplumlardaki baba veya anne rolleri bellidir. Peki bu rollerin dışına çıkmak gerekiyor mu? Eğer doğru olmadıklarını düşünüyorsanız tabii ki çıkmalısınız çünkü eğer yanlış olduğunu bildiğiniz halde kabul gören baba rolünü oynuyorsanız özgür değilsiniz demektir. Buldum! Kukla gibi!

Hepimiz başkalarına yani birbirimize hizmet ediyoruz. Sorun şu ki hizmet ettiğimiz roller zaten belli, sınırlar çizili. Bizim kendi kimliğimizi oluşturmamız gerek. Örnek vermeden anlatamayacağım. Örneğin birisi size saygılı biri olduğunuzu söyledi ve siz de o söyleyince bunu fark edip "evet ben saygılı bir insanmışım" diye düşündünüz. Başka bir gün başka biri ya da aynı kişi yaptığınız bir davranış için size tam tersi bir şey yani saygısız olduğunuzu söylerse? Şimdi saygılı mısınız saygısız mı?

Şimdi siz başta size saygılı denildiği için saygılıymış gibi davrandınız yani rolünüz dışa bağımlı. Etrafınızdakiler değiştikçe saygının tanımı değişiyor ve siz de şekilden şekle girmek zorunda kalıyorsunuz.

Bunun yaşanmaması için kendinize bir kimlik oluşturmanız lazım. Size göre saygılı biri nasıl davranmalı? Bunu düşünüp ona göre hareket ederseniz bu kadar rol arasında boğulmazsınız. Yani kendi doğrularımızı başkalarına göre değil kendimize göre belirlememiz gerekiyor.

Bakın ilk durumda ne olduğunuz belli değilken dediğim gibi yaptığınızda size saygısız olduğunu söyleyen birine kendi saygı tanımınızı açıklayarak saygılı kalabilirsiniz.(Bazen ben de ne dediğim hakkında hiçbir fikrim olmadığını düşünüyorum bu nasıl cümle! Tekrar okumayın beyin kanaması geçirebilirsiniz.)

Tabi kendi tanımlarınızı oluştururken yetiştiğiniz aile, içinde bulunduğunuz toplum, kültür sizi etkileyecektir ama bunları sorgulayarak kurtulmanız ya da korumanız gerekenleri ayırt edebilirsiniz diye düşünüyorum. Mantığınıza uymayan ve mantıklı bir açıklamasını yapamayacağınız hiçbir fikri de savunmayın.

Buraya yazdıklarımın hepsini ben de hayatıma uyguluyorum sanmayın %90 ını uygulamıyorum. Burası sadece aklımdan geçenleri yazdığım bir yer. Bu kadar karışık olmasının sebebi de bu.

Asıl konuya dönersek hakkımda kısmına mezun olduğum okulları ya da mesleğimi, başarılarımı ,doğduğum yeri yazmadım. Bunlar beni tanımlayan şeyler değil benim rollerim.

Bunlar başkalarının sizi değerlendirebileceği ölçütler ama kimse sadece ODTÜ mezunu olarak tanınmak istemez. (öyle mi? hayır bir dakika ben isterim 😭 bütün yazı çöp oldu şu an sjsgjags) ama yani sadece onunla tanınmak istemezsiniz çünkü mezun olduğunuz okul sizin nereden geçtiğinizi anlatır kim olduğunuzu nasıl yaşamak istediğinizi ne hissettiğinizi anlatmaz. Değeriniz sadece bununla ölçülemez. Ayrıca "ODTÜ'den mezun olmuş ama adam olamamış" derlerse de hiç hoş olmaz. İyi döndürdüm.

Yazının sonuna geldiniz ama bu muhteşem şiiri de okumadan gitmeyin:

You are not your age,
Nor the size of clothes you wear,
You are not a weight,
Or the color of your hair.
You are not your name,
Or the dimples in your cheeks,
You are all the books you read,
And all the words you speak.
You are your croaky morning voice,
And the smiles you try to hide,
You’re the sweetness in your laughter,
And every tear you’ve cried,
You’re the songs you sing so loudly,
When you know you’re all alone.
You’re the places that you’ve been to,
And the one that you call home,
You’re the things that you believe in,
And the people that you love,
You’re the photos in your bedroom,
And the future you dream of,
You’re made of so much beauty,
But it seems that you forgot,
When you decided that you were defined,
By all the things you’re not.
by Erin Hanson

İngilizcesini koydum çünkü böyle orijinal hali ne demek istediğini daha iyi anlatıyor. İngilizce bilmeyenler zahmet olmazsa hemen öğreniverip gelsinler bekliyorum.

Görüşmek üzere!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Saygının Referans Noktasına Göre Değişmesi

Hayranlık